12 Kasım 2011 Cumartesi

BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM



Herkesin memleketi kendisi için özel ve güzeldir...Erzincanın şirin ilçesi Kemah için de ben aynı şeyi düşünüyorum.Annem ve babamın Kemahlı olması,akrabalarımın olması orada yaşamadığım halde yıllar önce sürekli gidip gelmemize neden oldu....Erzincana 45 dakika uzaklıkta olan Kemaha yaklaşık 5 yıldır gitmemiştim...Dayımın orada ikamet etmesi nedeniyle ziyaret amaçlı bayramdan önce bir haftasonu gittiğimiz Kemahı hazin bulduğumu söylemeliyim...Gezdim,duygusal anlar yaşadım...Anne ve babamın çocukluklarının geçtiği benimde çocukken tatillerde kaldığım yerleri görmek çok güzeldi...Çocuklarımın özellikle Keremin Fırat kenarındaki mutluluğu görmeye değerdi...Doğduğum evin resmini çekmek ayrı duygular yaşattı bana...
Kemahın değerini duygularıyla yoğun yaşayan rahmetli babamın edebi yönden değerlendirip uğruna şiirler yazdığı hatta kitap bastırdığı Kemah bizim memleketimiz....Rahmetli babamın gıyabında açtığımız blogu için buyurun!!!

Babamın yazdığı Kemah Destanı;

Kemah Destanı
Evleri virane, tütmez olmuş bacalar,
Göçen gitmiş, kalan üç beş garip ihtiyar
Yetim kalmış Kemah, bilmem daha nesi var,
Mekânı taş dibi, gözlerinde yaşı var.
Gedik sönmüş, yüreğinde çifte sızılar,
Fatihaya muhtaç kabristanda mevtalar
Küskünmüdür aleme, bu nasıl şansı var,
Boyun bükmüş kalesi, ebedi yasımı var.
Aslı Kıpkaç’tır, oymağı belkide Kemâk
Tarihte düşmana olmamış asla yamak,
Her zaman başı dik,açık alnı ak mı ak,
Yergi değil övgü, sana olmalı hem hak.
Fırat bulanıktır, nerde çayın suları?
Genç nesil perişan, ne olacak bu halı?
Susuzluktan kurumuş, yemyeşil bağları,
Hastadır, hasta eder içindeki sağları.
Tugay Hatun, Midilli, Ali Baba çeşmeler,
Su döğülmüş havanda, hayal imiş öğütler,
Yapışmış iliğine bit mi yoksa keneler,
Tesellisi olmuş sonu hüsran vaadler.
İslâm orduları duymuş yüce şanını,
Koymamış küffarda,öç ile haklı ahını,
Unutma sakın Ahmet Mengücek adını,
Gel sahip ol yurduna, helâl etmez hakkını.
Kıvamüddin, Şeyh İlyas Kelâm-i Yakup
Bu yurdun öz oğlu, iftiharıdır yahut,
Her taşı elmas, belkide zümrütle yakut,
Asıp kesmiş bir vakit, Timur denen Başkurt.
Hünkâr Yavuz beğenmiş, kalmış koca sekiz gün
Nerde o şanım, diye diye dövündün
Sırrı kalende saklı, yurtta yuvada TÜRK’ün,
Enkaz olmuş taşınla, yine ölmez bütünsün.
Övdükçe övmüş,bir vakit Evliya Baba,
Gitmiş o saltanatı,gelmez geri ne fayda
Kombina çare değil, değermiydi kayda.
Azrail göğsünde, tatlı canın hayhayda,
Bitmez ki dilekler, bitmez ki gamla kahır,
Bıçak kemiktedir, kalmadı artık sabır,
Kemah,bir hiç değil,hem bey hem de paşadır,
İsmini yazsam tenime, bilirim ki çok azdır.
Dolu düşer, yollar kapanır aslıdır kar,
Kahpe felek böylesine olma zulümkâr
Bir tarafta güneşin, bir tarafın sonbahar,
Bizim ele de artık, gelsin ilkbahar.
(1985 Yılı)

Yunus Nadi AKIN


Telif hakkı mevcut olduğundan kopyalanması yasaktır...

4 yorum:

  1. çok hoşş bir paylaşım olmuş canım..:)
    ne güzel anlatmış şiirde...,
    yazanın kalemine sağlık...
    gönül dolusu sevgilerimle...
    :)

    YanıtlaSil
  2. yüreğine sağlık ne güzel düşünmüşsün.

    YanıtlaSil
  3. PRECIOSO RELATO un beso desde españa

    YanıtlaSil
  4. PRECIOSO RELATO un beso desde españa

    YanıtlaSil

Güzel yorumlarınız ve temennileriniz benim için çok değerli...Blog ve Web sitesi dışında yorum yazan izleyicilerimden Anonim seçeneğine tıklamalarını rica ediyorum...Teşekkür ederim...

Yazılarımı Kopyalayamazsın!!!