Hayırlı Cumalar Kıymetli İzleyenlerim!!!
Cumanın bereketi ve ihsanı ile nasiplenelim inşallah...
Bakara suresi 225.Ayet_i Kerime de rabbimiz şöyle buyuruyor;
"Allah sizi kasıtsız yeminlerinizden dolayı sorumlu tutmaz,fakat sizi kalplerinizin kazandığı (bile bile yaptığınız) yeminlerden sorumlu tutar.Allah çok bağışlayandır.,halimdir.(Hemen cezalandırmaz mühlet verir)."
Tefsiri şöyledir;
Bazı insanlar sözlerini her an yeminle takviye etmek gereğini duyarlar. İnsanları söylediklerine inandırmak için yemin ederler. Bu tarzdaki yeminleri Allahû Tealâ geçerli saymaz. havadan, sudan şeylerin ispatı konusunda Allah'ı şahit göstermek doğru değildir. Bu yeminler Allahû Tealâ'nın indinde bir kıymet taşımaz.
Bir de insan yemin eder, iktidarı dahilindedir, bir şeyi gerçekleştirmek için elinden gelen gayreti sarfeder. Ama onun iradesi dışında Allah'ın vücuda getirdiği öyle bir olay olur ki (kader), kişi yeminini gerçekleştiremez. Bu durumda Allahû Tealâ onu sorumlu tutmaz. Çünkü Allah herkese taşıyabileceği kadarını yükler. Ama bir insan karşısındakini ticarette aldatmak için yemin ederse, kişinin nefsi devreye girmiştir. İşte bu noktadan itibaren kişi yemininden sorumludur. Aldatma kastıyla hareket etmiştir.
Yinede boş yere yemin etmek doğru değildir...Dillerimizi bu gibi yeminlerden arındıralım,güzel sözlerle ikna edelim karşımızdakini...Yeminle kendimize inandırma yoluna gitmeyelim...
Bugün sizlere güzel bir pastırma yemeği tarifi ile geldim...Pastırma Kayseri yöremize ait bir yiyecek..Çok sevdiğimi söyleyemem,çiğ et olduğunu düşününce bu biraz daha caydırıcı oluyor benim için...Eşim ve kızım çok seviyor,özellikle kenarlarındaki çemenden dolayı pek tercih etmiyorum...Bende pişirme yoluna giderek tüketiyorum...Mesela pastırmalı yumurta gibi...Birde yemeğini yapayım dedim ve araştırdım lezzetli harika bir alternatif çıktı ortaya...
Tarifimiz şöyle;
Fırın tepsisine önce alüminyum folyo serin,üzerine yağlı kağıt yerleştirin...5-10 dal saplarıyla beraber yıkanmış maydanoz üzerine arzu ettiğiniz miktarda pastırma yerleştirin...Onun üzerine 2 adet iri doğranmış yeşil biber ve 2 adet domates ekleyin...Az tuz serperek önce yağlı kağıda,sonra da folyoya sararak 175. drc fırında pişirin...
Sıcak sıcak yiyin...Afiyet olsun...
*Çeri domatesiniz varsa dilimlemeden onları kullanın...
*Kırmızı kapya biber de kullanabilirsiniz...
Vikipedia pastırma hakkında şöyle demiş;
Günümüzde Kayseri pastırma üretim kenti olarak bilinir. Pastırma eski bir Türk yiyeceğidir. Pastırmayı ilk yapanların Orta Asya'da Hunlar olduğu bilinmektedir.[kaynak belirtilmeli] Nitekim, Weber–Baldamus dünya tarihi kitabında, Antalyalı Amianus'un 273-275 yıllarında yazmış olduğu eserinde, Hunlarının bu husustaki adetlerinden şu şekilde bahsettiğini bilinmektedir: “Hunlar yemek tanımazlar, yaban etleri ile atın sırtında, baldırları arasında ezdikleri yan pişmiş eti yerler.” Hâlbuki Macar müzelerinde bulunan Hunlara ait iki cepli at eyerleri, kurumuş etlerin bu çantalara sokulduğunu ve atın baldırına, vücuduna değmediğini göstermektedir.[1]
Orta Asya'dan batıya akın eden Türk Hun süvarilerinin eyerlerinin çantalara dolduran kuru et konservesi, Anadolu'ya gelerek yerleşen Oğuz Türklerinde pastırmacılığın bulunması ve yüzyıllardır zamanımıza kadar yaşayıp gelmesi, bir gün Orta Asya bozkırlarda yaşayan Türkleri sonbaharda kışa hazırlık olarak tuzlu, kuru ve dumanlı et konserveleri yapmaları, bu yiyeceğin Orta Asya'dan geldiğini göstermektedir. Hayvanları en iyi şekilde ıslah etmiş ve pek çok yeni ırk meydana getirmiş Türkler, hiç şüphesiz ki bunların etlerinden de en iyi şekilde yararlanmasını bilmiş insanlardır (Özdemir, 1994). Kayseri'de pastırmacılık bir şekilde Orta Asya'dan gelen Türklerle başlamış ve zamanla gelişmiştir. Ünlü Gezgin Evliya Çelebi 17. yüzyılda Kayseri'den şu şekilde sözetmektedir: “Makulat ve imalata has beyaz ekmeği, lavaşa yufkası, katmerli böreği, lahm-ı kadit namı ile şöhret bulan kimyonlu sığır pastırması ve nilskli et sucuğu bir tarafta yoktur” (Evliya Çelebi, 1970). Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi‘ndeki bu bilgilerden de anlaşıldığı kadarıyla, Kayseri'de 17. yüzyılda pastırma imalatı vardı. Pastırma, Türkler vasıtasıyla Rumeli'ye, Balkanlar'a ve çevresine götürülmüştür. Bu tarihsel yolculuk boyunca Oğuzlarla birlikte göç eden pastırma, Anadolu'nun ortasındaki Kayseri'yi kendine yurt edinmiş; sonra da ünü dört bir yana yayılmıştır.
ellerine sağlık canım
YanıtlaSilEllerine sağlık ben bayılırımmm:))
YanıtlaSilfolyo üzerine kağıt çok iyi fikir bende fırında drekt folyo kullanmıyorum alzehimer'a yol açıyormuş.
sevgiler
of offf çok güzel görünüyor
YanıtlaSilbayıldımmm
canımmm bayldım çok güzel görünüyor
YanıtlaSilellerine sağlık