29 Ocak 2015 Perşembe

KIRK YILLIK HATIRDAN SONRA

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır...
Hep söyleriz değil mi?
Hikayesini merak ettim araştırdım;
 İstanbul’un yemiş iskelesinde kahve satan, kahve yapan Üsküdarlı Bilge bir zaat varmış. Her cinsten insan bizim kahvecinin sohbetini dinlemeye, iki çift nasihatini almaya, derdini paylaşmaya gelirmiş.

Bu alim adamın asıl mesleği kahve yapmak değil, kahve satmakmış. Alimin kahvesi, acılığıyla bilinirmiş. Yine o zamanın günlerinden bir gün, bu kahvehaneye bir yeniçeri askeri girmiş. İçeride her zaman olduğu gibi acı kahveyi seven müşteriler vardır fakat içlerinden bir tanesi Rum’dur ve nargile içmektedir. Tam bu esnada, içeriye bir yeni çeri askeri girip;
—Ey bilge insan, elleri maharatlı, yüreği zengin, ufku geniş mübarek.. Tüm müşterilere benden bir kahve yap ve ikram et fakat şuradaki kafir müstesna.


Kafir dediği az önce bahsedilen  Rum Gemi Kaptanı’dır. Kendi halinde, köşesinde oturan Rum kendisine itaf edilen sözlere bakar ve iç çeker… Nargilesine döner ve kendi karanlığında kalmaya devam eder.

Kahvehanenin işleticisi, bilge adam ise herkese ikramını yaptıktan sonra Rum Gemici Kaptan’ına ve kendisine olmak üzere iki fincan kahveyi eline alıp, kaptanın yanına varmış. Kendisine o vakit seslenen yeniçeriye ise ;
Yeniçeyi : “Ben o kişi müstesna dememiş miydim?”
Kahvehane Sahibi : “Bu senin değil, benim ikramım” diyerek cevap verir. Rum Kaptanın yanına oturur, uzunca sohbet ederler. Rum Kaptan, öylesine çok hoşlanır ki Kahvehane’nin sahibinin yaptığından, memleketine döndüğünde bu havadisi notlarına kaydeder.

Aradan 40 yıl kadar vakit geçer. Sisam Adası’nda büyükçe bir isyan çıkar. Rumlar isyan etmektedir. Bizim kahvehane sahibi, kahvecimiz de yeniçeriye kayıtlı olduğundan o dönemde Sisam Adası’nda görev yapmaktadır fakat bir şekilde Rum’ların eline geçer.

Rumlar, ellerindeki esirleri pazarlarda satarak isyanlarına para geliri sağlamaktadır. Satılan bir çok Osmanlı Er’i öldürülmek üzere alınmaktadır. Kahveci’ye müthiş bir fiyat sunar yaşlı bir adam ve kahveciyi alır emrine. Toplumun olduğu ortamdan uzaklaşarak ıssız bir yere götürür. Rum Kaptan hatırlamıştır kahveciyi fakat kahveci kaptanı çoktan unuttuğundan korkusu devam etmektedir.

Rum Gemici Kaptan;
—”Ey bilge insan, bana ikram ettiğin kahve bugüne uzanan bir dostluk oluşturmuştur aramızda. Sen unutsanda, ben o kahvenin hatrını unutmadım. Şimdi özgürsün fakat dilersen, seni güvenlice memleketine götürebilirim..”der...(Alıntıdır)


İşte kahvenin hatırı buradan geliyor sevgili izleyenlerim!!!
Belkide bir sürü hikayesi var üretilen,ancak ana fikir şudur ki misafire ikram edilen bir fincan kahve karşındakine değer verme göstergesidir ...Bu ikram çay veya başka bir içecek olamaz mı? Olur tabiiii....Ancak kahvenin asaleti ve içimi başka hepinizin de bildiği üzere...
Türk kahvesi dünyaca meşhur,içimi zevki ayrı güzelliği var...Şimdilerde kuru kahvenin yerini dibek kahvesi,Mardin kahvesi,Osmanlı kahvesi gibi kahveler almakta...Bizde ailece müptelası olduk...Çok çeşitler denedik...En sonunda Osmanlı Kahvesinde karar kıldık...Özellikle akşam yemeğinden sonra hazmı kolaylaştırıp,dinlendiriyor,
şiddetle tavsiye ediyorum....
Benim kullandığım marka budur....

Kahvenin tarihi gelişimine bakacak olursak , uyarıcı etkilerinin keşfedilmesi hakkında bir çok efsane vardır. Bunların en eskilerinden biri MÖ 850 yılında Etiyopya'daki bir keçi çobanını anlatır. Çoban keçilerinin bazı yemişleri yediklerinde daha canlı hareket ettiğini fark eder.Keşişler meyveyi dener ancak acı tadını beğenmediklerinden hepsini ateşe atarlar. Kısa süre sonra lezzetli aroma burun deliklerine dolar. Keşişler çok meraklanırlar ve kavrulmuş meyvelerden bir içecek demlerler, bunu Allah'ın bir hediyesi olarak görürler çünkü bütün gece ayık kalmalarına yardımcı olmuştur....(Alıntıdır)

Osmanlı zamanında içilmeye başlanılmış ancak zevk ve kahvehanelerde toplanıp,ibedet etmekten uzaklaşıldığı için Kanuni Sultan Süleyman tarafından yasaklanmıştır...Dizi takipçileri iyi bilir ki bende Muhteşem Yüzyılı izlerken öğrendim.... 

" Eskiler sabah keyfinden kahveyi eksik etmezlermiş . Boş mideye de kahve dokunacağından kahvenin altına mutlaka bir şeyler yenir. İşte o yemeğe de kahve altı adı verilir. Bugün bizim kahvaltı diye tabir ettiğimiz sabah yemeğinin dışında Ramazandaki iftar yemeğini de böyle isimlendirirler. Bütün gün oruçlu olan kahve düşkünleri iftardan sonra ille de kahve içer. Yani onlar kahve içmeden önce yedikleri her öğüne kahvaltı derler. Sabahları bu zevk hiç ihmal edilmediğinden kahvaltı tabiri sabah öğününe ad olup kalır. Ramazan ayında, hünkarlara lâyık mükellef sofraların hazırlandığı iftarlarda mümessek kahve ikram edilir. Bunun özelliği de misk kokulu olmasında. İhtişamlı bir sofranın ardına hazırlanan muhteşem bir lezzet yani. Kültürümüzde geniş bir yere oturttuğumuz kahve yabancılar için de bir merak konusu elbette. Türkiyeye gelip de Türk Kahvesi içmemek olmaz. Yine böyle 35 turisti taşıyan bir otobüs mola yerine gelir. Muavin ve şoför Türk. Türk misafirperverliğinin bir göstergesi olarak muavin restoran görevlisine siparişi verir:  Bize 35 kahve, 2 neskafe! (Alıntıdır)

Bu resimde görülen Mardin kahvesi...
Alıp,deneyip karar vermeniz lazım....
(Resimler alıntıdır)(Kahve ağacı ve meyvesi)
Yaygın bilinenin aksine, dibek kahvesi özel bir kahve pişirme yönteminin adı değildir. Dibek kahvesinin özelliği kavrulmuş kahve çekirdeklerinin dibek adı verilen taştan ya da ağaçtan yapılmış havanda elle dövülerek öğütülmesidir. Böylece öğütülen kahve çekirdekleri kahve değirmeninde öğütülen çekirdeklere göre biraz daha iri parçalı olabilmektedir...Ancak bizim aldığımız kahvelerin içinde kakao,menengiç,kakule,süt tozu,damla sakızı ,sahlep v.b karışık...Ben pişirirken içine biraz daha kuru kahve karıştırıyorum ve çok az şeker kullanıyorum... 
Osmanlı kahvesinin çok köpüklü olması nedeniyle sırf ona özel bu fincanları aldım...Benim pişirme ölçüm şöyle;
1 fincan için 1 tepeli tatlı kaşığı osmanlı dibek kahvesi,3 fincan için 1 tatlı kaşığı tepeli kuru kahve ve az şeker...
Ferah kahveleriniz olsun!!!
Bu deyimi de çok kullanırlar değil mi?

Benim bu laftan anladığım,mutlu,huzurlu bir şekilde sohbet eşliğinde içiniz kahvelerinizi....
Afiyet olsun!!!
* Bu yazı netten alıntılar ve kendimce yorumlarımla yazılmıştır...

5 yorum:

  1. Bir kahve sever olarak hikayesi de hoşuma gitti,ilk kez duydum teşekkürler canım benim.
    35 türk kahvesi 2 nescafe:))) çok güldüm:))

    YanıtlaSil
  2. Öyküyü okurken tüylerim diken oldu. Dediğiniz gibi birçok şehir efsanesi var bu konuda. Kahve hakkında birçok şey öğrendik postunuzda. Bu bilgilendirici paylaşım için çok teşekkür.

    YanıtlaSil
  3. Ziyaret ettiğiniz için teşekkür ederiz!
    Selamlar Crissi

    YanıtlaSil
  4. tülinciğim yazımı beğendiğin için teşekkür ediyorum
    tabi ki aynı konuyu işlemende sakınca yok
    sevgiler

    YanıtlaSil

Güzel yorumlarınız ve temennileriniz benim için çok değerli...Blog ve Web sitesi dışında yorum yazan izleyicilerimden Anonim seçeneğine tıklamalarını rica ediyorum...Teşekkür ederim...

Yazılarımı Kopyalayamazsın!!!